K-Pop, BTS, Army… Son günlerde sıkça duyduğumuz bu kavramlar özellikle gençler arasında çok yaygın olan Kore müziğiyle ilgili. Gençliğin başına adeta bela olan K-Pop özellikle ebeveynleri tarafından başı boş bırakılan çocukların yalnızlıklarını gidermek için tükettiği bir içerik. Uzmanlar, en fazla imam hatipli kızların bu içerikleri tükettiğini söyleyip uyarıda bulunuyor: “Hedefte muhafazakar ailelerin çocukları var.” USMED Başkanı Said Ercan imam hatip lisesi öğrencilerinin Kore içerikleriyle özellikle hedeflendiğine dikkat çekti.
Son yılların en çok izlenen dizileri, en popüler müzik grupları Güney Kore’den çıkıyor. İster dizi, isterse de müzik çalışmaları Türk gençlerini etkisi altına almış durumda. Aile mefhumunun hayli hırpalandığı hatta bir ölçüde tarumar olduğu günümüz dünyasında gençlerin sığınağı olan bu faaliyetler, İmam hatip liseli (İHL) çocukları da hedef alıyor.
Korelilerin, en muhafazakar şehirlerden biri olan Konya’ya kadar uzanması, dil eğitimi adı altında dindar aile çocukları ile boşluğa düşmüş gençleri devşirmesi çok acıklı. İşin en acıklı yönü ise gençleri bu müzik ve dizilerin bataklığına ailelerin sürüklemiş olması. Çünkü dünya telaşına dalıp ailesini unutan pek çok ebeveyn çocuklarını bu dizi ve müziklere kendi elleriyle teslim ediyor… Dahası, K-POP yüzünden İHL talebesi bazı kızlar evlenmekten bile vazgeçmeyi düşünür hale geldi.
K-Pop kültürünün ürünü olan dizi, film ve müzikler özellikle imam hatipli gençleri hedef alıyor
Kısacası Müslüman Türk çocukları K-Pop yani Kore Popu adı verilen müzikler ve dizilerin bombardımanı altında yok oluyor. Konu biraz deşilince karşımıza FETÖ çıkıyor. Sadece FETÖ değil, Moon örgütü de işin içinde. Kaleyi içeriden fethe çabalıyorlar. Tehlikeyi fark eden az sayıda insan var. Bunlardan biri Prof. Dr. Muhiddin Okumuşlar, diğeri ise USMED Başkanı Said Ercan.
Biz de Necmettin Erbakan Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Eğitimi Ana Bilim Dalından Fatma Özturhan’ın hazırladığı yüksek lisans tezini merkeze alarak konunun iki mütehassısının görüşlerine müracaat ettik. Batıdan gelen tehlikeye karşı kısmen dirençli olan bağışıklık sistemimizin doğuya karşı son derece zayıf olduğu gerçeğiyle karşılaştık. Dosyamızı okuyunca siz de aynı kanaate varacaksınız.
Uzun yıllar ülkemizdeki televizyonlarda yayınlanan, büyük bir hayran kitlesine sahip Kore dizileri, 2010’lu yılların en popüler içerikleriydi. Son yıllarda bu dizilerin uzun süreli olması ve diğer meşhur dizilere oranla daha yavaş ilerlemesi hayran kitlesini daraltsa da bitirmeye yetmedi. Muhtevaları dolayısıyla muhafazakâr kesimin daha çok izlediği Kore dizileri, yerini Kore müziklerine bırakmaya başladı. Son yılların yükselen türü K-Pop, sanatçılarının intiharlarıyla anılırken, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde yapılan bir yüksek lisans tezi Kore dizi ve müzikleriyle özellikle imam hatip lisesi öğrencileri üzerinden yürütülen misyonerlik faaliyetlerini derinlemesine araştırdı.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri bölümü Din Eğitimi Ana Bilim Dalından Fatma Özturhan’ın hazırladığı yüksek lisans tezinde odak, imam hatip lisesindeki kız öğrencilerin “Kore özentiliği.” imam hatip lisesi ve Kore fanı olan kız öğrencilerle yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan tezde ilginç tespitler var. Anlaşılmadığını düşünen öğrenciler aynı zamanda daha ahlâkî bulduğu için bu kültürün içeriklerini tercih ediyor. Fanlar, Kore dizilerini izleme nedeni olarak, içeriklerin “cinsellikten uzak” ve “aile bireyleriyle beraber izlenecek türden” olmasını gösteriyor.
KIZLAR EVLENMEK İSTEMİYOR
Tez danışmanı Prof. Dr. Muhiddin Okumuşlar, bunun aslında bir proje olduğunu ve yaklaşık 6 yıl önce bir imam hatip lisesi öğretmeninin uyarısıyla haberdar olduklarını söylüyor. Hocamız, “Çocuklar Kore dizilerini çok seyrediyor” dedi. Bir yerlerde bu konunun yayınlanmasını istiyordum, öğrencimiz Fatma da bunu teze dönüştürmek istedi. Süreç böyle başladı. Herkes konuşuyor ama literatüre girmediği için pek fazla kişinin haberi yok ya da birçok kişi vahametin farkında değil. Daha sonra inceledik ve kızlarda, özellikle de imam hatip öğrencilerinde yaygın olduğunu gördük.”
USMED başkanı Said Ercan ise imam hatip lisesi öğrencilerinin Kore içerikleriyle özellikle hedeflendiğini ifade ediyor, “Güney Kore dizi ve gruplarını çoğunlukla imam hatipli ve muhafazakâr kızlar takip ediyor.
İmam hatip liselerinin özellikle hedeflendiğini düşünüyorum. Tehlikenin batıdan gelmesine alışmışız ve bir direncimiz var. Fakat bu doğudan gelen bir tehlike.
Güvenilir kurumların Kore dizilerini yayınlaması muhafazakâr ailelerin çocuklarının Kore kültürü ile büyümesine neden oluyor. Bu diziler aslında ailesiyle iletişim sorunları yaşayan, acılarını bir şekilde yenmeye çalışan insanlara hitap ediyor. Dinleyenlerin yüzde 90’ı 10-20 yaş arasındaki kızlar. Özellikle 25-26 yaşındaki fanlar, artık evliliğe sıcak bakmadıklarını ve bu gruplarla Kore’ye gitmek istediklerini söylüyor.”
AİLE ARAYIŞI DİZİLERE İTTİ
Tezdeki en ilginç noktalardan birisi de “Kore dizi ve filmlerine her yaş grubundan, hatta anne tavsiyesiyle bile başlayanların olduğunu yapmış olduğumuz görüşmeler sonucu belirtmekte yarar vardır” ifadesinden anlaşıldığı üzere dizi ve filmlerin birçoğunun gençlere ailesi tarafından tavsiye edilmesi. Yani gençlere bu dizileri aileleri tavsiye etmiş. Teze katkı sağlayan imam hatipli fanlar, Kore dizilerini izleme nedenini şu sözlerle aktarıyor: “Ben de gencim… Amerikan dizisi izleyince modern oluyorsun. Kore, Japon dizisi deyince burun büküyorlar. Bizi kimse anlamıyor.”
‘ELİMİZDEN ALIRSANIZ HAYATIMIZA SON VERİRİZ’
Kore müzik gruplarını dinleyen çocukların psikolojik durumlarının kötü olduğunu ifade eden Said Ercan, kendisiyle ilgilenilmeyen gencin K-Pop’u sığınak olarak gördüğünü söylüyor. “Türkiye’den birçok fan ‘elimizden alırsanız hayatımıza son veririz’, ‘onlar sayesinde ayakta duruyoruz’ gibi şeyler söylüyor. Sosyal medyayı iyi kullanamayan anne babalar çocuklarına ulaşamadılar ve dijital yetimler dediğimiz bir grup ortaya çıktı. Yani sosyal medyada kendisi var ama tanıdık hiç kimse yok. Bu çocuklar kendilerini yalnız hissediyor ve bir aile arayışında. Önce diziyle başladılar, bu daha sonra K-Pop müzik gruplarına bağlılığa kadar geldi. Ailelerinin onlarla ilgilenmediğini ve sığınak olarak K-Pop’u gördüklerini söylüyorlar. Aileler çocuklarına vakit ayırmak zorunda.”
HRİSTİYANLIK TEKLİF ETMİŞLER
Profesör Okumuşlar ise ailelerin çocuklarına bu dizileri tavsiye etme nedenini şu sözlerle açıklıyor, “‘Erotizm yok romantizm var’ diyerek ailecek seyretseler de araştırma çok ilginç boyutlara ulaştı. Mesela, Konya’da Korece öğreten Kore dernekleri var ve kızlar dil öğrenmek için buraya gidiyor. Konya’nın en iyi imam hatip lisesinde okuyan bir kız öğrenci Korece öğrenmek için bu derneğe gidiyordu. Kızı kendilerine çok yakın buldukları için Hristiyanlığı telkin etmişler.”
KORELİLER TEZDEN RAHATSIZ
Tezin içeriği her ne kadar imam hatip lisesi öğrencileri olsa da Güney Koreli misyonerler, dizi ve filmlerin etkisiyle tüm gençlerin üzerinde bir hayranlık oluşturup, internet üzerinden etkinliklerini yürütüyor. Etkinliklerle öğrencileri Güney Kore dil kursları, Kültür Dernekleri gibi yerlerde bir araya getirmeyi hedefliyorlar. Güney Koreli misyonerler, dizi ve filmlerle başlattığı hayranlığı, Güney Kore müzik gruplarıyla devam ettiriyor. Arkadaşlarından dışlanma korkusu da gençleri bu içeriklere itiyor.
Gençlerdeki bu hayranlığın kullanıldığını söyleyen Okumuşlar, çalışma yayınlandıktan sonra bazı Kore derneklerinin bundan rahatsız olduğunu şu sözlerle dile getiriyor, “Kore dizilerini çalışanlar var ama bu çalışma alanında ilk. Çalışmadan hareketle Kore, devlet olarak misyonerlik yapıyor ya da diziler misyonerlik için yapılıyor diyemeyiz. Ama Kore, dünyada en çok misyoner olan ülke. Korelilerin çoğunluğu misyonerlik yapıyor. Batı ülkelerinde o kadar misyoner yok. Malezya, Endonezya gibi ülkelerde çok fazla faaliyetleri var. Türkiye’de hızlı hareket etmeleri kolay değil. Ama ne kadar başarılı olursak o kadar kâr gözüyle bakıyorlar. Bir hayranlık uyanmışken bunu kullanıyorlar. Bu çalışma YÖK’te yayınlandıktan sonra Koreli dernekler rahatsız oldu.”
K-Pop sektörünün aykırı bir sektör olduğunu dile getiren Said Ercan, Kore eğlence sektörünü şöyle anlatıyor, “Kore’nin 10 yaşındaki dezavantajlı çocuklarının toplanıp 12-13 yaşına kadar yetiştirilip bir yarışa sokulması ve 14 yaşına geldiğinde de ağır sözleşmeler altına alınarak hayatlarının ipotek altına alınması onu aykırı bir sektör yapıyor. BTS grubunun 7 üyesi aynı evde yaşıyor, arkadaş edinmeleri yasak ve aileleriyle kısıtlı olarak görüşüyorlar. Bunlar, eğlence dünyası için uzun saatlerce çalıştırılan çocuklar. ‘Sasaeng’ ismindeki uç fanlar bu kişileri taciz ediyor, nefret yorumları yapıyor. Fanlar bu grupları insandan ziyade bir eğlence malzemesi olarak görüyor. Onlar da bu krizden çıkamıyor.”
İMAM HATİPLERE FETÖ SOKMUŞ
Güney Koreli misyonerlerin müziği araç olarak kullandıklarının örneğini katılımcılardan birisi tezde şöyle anlatıyor, “SS501 diye bir grup var. Allah kolyesi takıp çıkıyorlar o kanala. Ama o çok katı bir Hristiyan kanalı. Hayatta izin vermez. Amaç orada biz sizin dininize sempatiliyiz, sempatiyle yaklaşıyoruz bakın demek istiyorlar.”
Güney Kore misyonerlerinin anlatıldığı başlıkta en dikkat çeken şey ise Moon Tarikatının FETÖ ile benzerlikler barındırması. Moon tarikatı üzerinden yürütülen misyonerlik faaliyetlerinde Kore dil kursları kullanılıyor. Yine teze göre Güney Koreli misyonerlerin ilgi alanına giren kişiler, lise çağındaki öğrenciler. Hatta imam hatip lisesini birincilikle bitiren bir öğrencinin din değiştirerek Hristiyanlığa geçtiği tezde örnek olarak gösterilmiş.
Muhiddin Okumuşlar, FETÖ’nün imam hatip liselerine Kore dizilerini hatta Koreli kişileri soktuğunu ifade ediyor, “Koreli Jan Deui Kim isimli Koreli bir kadın, Türkiye’de katıldığı televizyon programında ‘Kore dalgasının arkasında çok detaylı inşa edilmiş politikalar var’ dedi. En ilginci, FETÖ’nün de en güçlü olduğu ülkelerinden birisi Kore’ydi. Bu da bunları aynı merkezin yönettiği ihtimalini güçlendiriyor. Mesela 2012-2013 yıllarında Konya’ya Koreli bir grup getiriyorlar. Korelilerin geldiğini duyan öğrenciler okulu yıkıyor, herkes hayran. Düşünün, siz çok ünlü bir sanatçıyı istediğiniz bir okula konsere getirebilir misiniz? Bunun gibi bir şey benim gözümde. Getirenler de FETÖ. Orada da güçlüler aslında. Onlarla bağlantılı şeyler de olabilir.”
FARKLI GRUPLAR SEKTÖRÜ KULLANIYOR
İmam hatip lisesinde okuyan tez katılımcısı bir fan, “Dil kursunda dil öğretiyormuş gibi yapsalar da esasen yaptıkları misyonerlik. Önce samimi yaklaşıyorlar, ardından evlerinde dahi ağırlayacak kadar muhabbet kuruyorlar. Hatta en sonunda samimiyetine güvendikleri kişileri ayine davet ediyorlar veya Noel kutlamalarına çağırıyorlar” ifadesiyle yapılanın bir misyonerlik faaliyeti olduğunu doğruluyor.
Yükselen bir sektör olan K-Pop’u çıkarları için kullanmak isteyenlerin olduğunu söyleyen Said Ercan, “Bugün dünyada K-Pop’u kullanan farklı gruplar var. Birincisi Güney Kore’nin lisanslı ürün satışı üzerine oluşturduğu kapitalist sistem. Bu sayede ülke ekonomisine katkı sağlanıyor. Güney Kore hükümeti de bunu destekliyor. İkincisi, Güney Kore’deki Moon tarikatı, yaklaşık 50 yılda Kore’nin yüzde 40’ını Hristiyanlaştırdı. Onlar da K-Pop üzerinden faaliyet yürütüyor. Üçüncü olarak Amerika’daki fanlar, üçüncü cinsiyet kavramıyla bu grupların cinsiyetsiz olduğu tezinden hareketle eşcinselliğe farklı bir alan açmaya çalışıyor. Bu üç proje Koreli gruplar üzerinden yürütülüyor” diyor.
Piyasada onlarca K-Pop dergisi ve BTS ürünü olduğunu söyleyen Ercan, Bu ürünlerin Türkiye’yi istila ettiğini de ifade ediyor. Ürünleri alan gençlerin bir statü elde ettiğini de aktaran Ercan, “Ne kadar çok ürün alırsan fan seviyen o kadar artıyor. Hatta bu ürünleri almayan çocukların büyükler tarafından dışlandığı ve aralarına bu kişileri almaması söz konusu olabiliyor” diyerek aileleri bu konuda uyanık olması konusunda uyarıyor.